Çeviriler | Sureler |
TÜRKÇE, E.HAMDi YAZIR | |
37 - Saffat | |
Bismillahirrahmanirrahim | |
1 | Andolsun o kuvvetlere, o saf bağlayıp duranlara. |
2 | o haykırıp da sürenlere |
3 | ve o yolda (Allah'ın) uyarı(sını) okuyanlara ki, |
4 | ilahınız birdir sizin. |
5 | Göklerin, yerin ve aralarındakilerin Rabbi ve bütün doğuların Rabbidir. |
6 | Bakınız Biz o dünya göğünü (yakın göğü) bir zinetle, yıldızlarla donattık. |
7 | İtaata yanaşmaz her şeytandan koruduk. |
8 | Onlar yüce meclisi dinleyemezler. Kovulmak için her taraftan sıkıya (ateş mermiye) tutulurlar. Onlara ayrılmaz bir azap vardır. |
9 | Uzaklaştırılırlar. Onlara ardı arkası kesilmez bir azab vardır. |
10 | Ancak bir çalıp çarpan (olursa), onunda peşine delip geçen bir ateş takılır. |
11 | Şimdi sor onlara: "Yaratılışça kendileri mi daha çetin, yoksa Bizim yarattıklarımız mı?" Biz kendilerini cıvık bir çamurdan yarattık. |
12 | Fakat sen hayrettesin, onlar ise alay ediyorlar. |
13 | Uyarıldıklarında da düşünmüyorlar. |
14 | Bir mucize gördükleri zaman da alaya atıyorlar. |
15 | Ve diyorlar ki: "Bu apaçık bir sihirden başka bir şey değildir. |
16 | Öldüğümüz ve bir toprakla bir yığın kemik olduğumuz zaman mı biz tekrar dirilecek mişiz? |
17 | Önceki atalarımız da mı?" |
18 | Deki: "Evet! Hem de çok aşağılanmış olarak!" |
19 | Çünkü o zorlu bir kumandadan ibarettir ki, hemen gözleri açılıverir. |
20 | "Eyvah bizlere! Bu o ceza günüdür." derler. |
21 | "İşte bu, o sizin yalan dediğiniz ayırt etme günüdür." |
22 | O zulmedenleri, eşlerini ve Allah'tan başka taptıkları şeyleri Toplayın mahşere, toplayın da götürün onları Sırat'a, cehennem köprüsüne doğru ve tutuklayın onları çünkü sorguya çekilecekler. |
23 | Toplayın mahşere o zulmedenleri, eşlerini ve Allah'tan başka taptıkları şeyleri. Toplayın da götürün onları sırata (cehennem köprüsüne) doğru. |
24 | Ve durdurun onları, çünkü sorguya çekilecekler. |
25 | "Ne oldu sizlere yardımlaşmıyorsunuz?" |
26 | Hayır bugün onlar teslim olmuşlardır. |
27 | Birbirlerine dönmüş soruşuyorlar: |
28 | "Siz bize sağdan gelir alaka gösterip duruldunuz." (aldatırdınız.) derler. |
29 | (Bunlar da): "Hayır, siz inanmamıştınız, |
30 | bizim size karşı zorlayacak bir gücümüz de yoklu; fakat siz azmış bir kavimdiniz; |
31 | onun için üzerimize Rabbimizin sözü hak oldu. Muhakkak hepimiz tadacağız; |
32 | evet biz sizi kışkırttık. Çünkü biz azgındık!" |
33 | O halde hepsi o gün azapta ortaktırlar. |
34 | İşte Biz suçlulara böyle yaparız. |
35 | Çünkü onlar kendilerine: "Allah'tan başka ilah yoktur." denildiği zaman kafa tutuyorlardı. |
36 | Ve "Biz hiç deli bir şair için ilahlarımızı bırakır mıyız?" diyorlardı. |
37 | Hayır, o hak ile geldi ve bütün peygamberleri doğruladı. |
38 | Elbette siz o acı azabı tadacaksınız. |
39 | Bununla beraber başka değil, hep yaptığınız amellerinizle cezalandırılacaksınız. |
40 | Ancak Allah'ın ihlasa mazhar kılınmış kulları müstesnadır. |
41 | İşte onlar için belli bir rızık vardır. |
42 | Meyveler vardır. Onlara daima ikram edilir. |
43 | Naim cennetlerinde. |
44 | Karşılıklı tahtlar üzerinde. |
45 | Akan kaynaktan dolu kadehlerle kendilerine pırlanılır (sunulur). |
46 | Bembeyaz, içenler için lezzetli. |
47 | Onda ne bir zarar vardır ne de başlarına vurur. |
48 | Yanlarında bakışlarını kendilerinden ayırmayan iri gözlü dilberler. |
49 | Sanki onlar örtülüp saklanmış yumurtalar gibidirler. |
50 | Derken birbirlerine dönmüş soruşuyorlar. |
51 | İçlerinden bir sözcü: "Benim bir arkadaşım vardı." |
52 | Dedi ki: "Sen gerçekten inananlardan mısın? |
53 | Öldüğümüz ve bir toprakla bir yığın kemik olduğumuz zaman gerçekten biz cezalanacak mıyız?" |
54 | "Nasıl bir bakıştırır mısınız (seyretmek ister misiniz]?" der. |
55 | Derken bakmış, onu cehennemin ta ortasında görmüş. |
56 | "Vallahi doğrusu sen az daha beni helak edecektin!" der. |
57 | Rabbimin nimeti olmasaydı ben de buraya celbedilmişlerden olacaktım. |
58 | Nasılmış bak? Biz ilk ölümümüzden başka ölecek değiliz ve biz azaba uğrayacak da değiliz. |
59 | "Nasılmış bak. Biz ilk ölümümüzden başka bir daha ölmeyecek miymişiz? Biz azaba uğratılmayacak mıymışız? |
60 | İşte bu, hiç şüphesiz o büyük murat, büyük bir kurtuluştur. |
61 | Böyle bir murat için çalışsın çalışan erler. |
62 | Nasıl, konmak için bu mu hayırlı yoksa o zakkum ağacı mı? |
63 | Biz onu zalimler için bir fitne kılmışızdır. |
64 | O bir ağaçtır ki cehennemin dibinde çıkar. |
65 | Tomurcukları şeytanların başları gibidir. |
66 | Mutlaka onlar ondan yiyeceklerdir; yiyecekler de ondan karınlarını dolduracaklardır. |
67 | Sonra onların üzerine kaynar sudan bir haşlamaları vardır. |
68 | Sonra da dönüşleri şüphesiz cehennemedir. |
69 | Çünkü onlar babalarını sapıklık içinde buldular. |
70 | Şimdi de onların izlerince koşturuluyorlar. |
71 | Gerçekten onlardan önce eskilerin çoğu sapıklıkta idiler. |
72 | Andolsun ki, içlerinden uyarıcı peygamberler de gönderdik, |
73 | Sonra da bak o uyarılanların sonu nasıl oldu? |
74 | Ancak Allah'ın ihlas ile seçilen kulları başka. |
75 | Andolsun ki, Nuh Bize seslenmişti. Biz de gerçekten ne güzel icabet edenleriz! |
76 | hem onu ve ailesini o büyük sıkıntıdan kurtardık. |
77 | Hem onun neslini sürekli kalanlar kıldık. |
78 | Hem de sonradan gelenler içinde namım bıraktık. |
79 | "Bütün alemler içinde Nuh'a selam !" |
80 | İşte Biz iyi davrananları böyle mükafatlandırırız. |
81 | Çünkü o Bizim mü'min kullarımızdandı. |
82 | Sonra da diğerlerin! suda boğduk. |
83 | Şüphesiz İbrahim de onun kolundandı. |
84 | Çünkü Rabbine tertemiz bir kalb ile geldi; |
85 | çünkü babasına ve kavmine şöyle dedi : "Siz nelere tapıyorsunuz? |
86 | Yalancılık etmek için mi Allah'tan başka ilahlar istiyorsunuz? |
87 | Siz alemlerin Rabbini ne zannediyorsunuz?" |
88 | Derken yıldızlara bir göz attı: |
89 | "Ben hastayım" dedi. |
90 | O zaman arkalarını dönerek başından kaçışıverdiler. |
91 | Derken bir kurnazlıkta onların ilahlarına vardı da "Buyursanıza, yemez misiniz?" dedi. |
92 | "Neyiniz var konuşmuyorsunuz?" diyerek yaklaşıp onlara kuvvetli bir darbe indirdi. |
93 | Nihayet bir yolunu bulup onlara kuvvetli bir darbe indirdi. |
94 | Bunun üzerine birbirlerine girerek ona yöneldiler. |
95 | "A, siz kendi yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz?" dedi. |
96 | Halbuki sizi ve yaptıklarınızı Allah yarattı. |
97 | "Haydi, bunun için bir bina yapın ve bunu ateşe atın!" dediler. |
98 | Böylece ona bir tuzak kurmak istediler. Biz de tuttuk kendilerini daha alçak (bir duruma) düşürdük. |
99 | Bir de dedi ki: "Ben Rabbime gidiyorum, O bana yolunu gösterir. |
100 | Rabbim, bana iyilerden (bir evlat) ihsan et!" |
101 | Biz de ona uslu bir oğul müjdeledik. |
102 | (Oğlu) yanında koşma çağına gelince : "Yavrum, ben seni rüyamda boğazladığımı görüyorum. Artık bak ne düşünürsün?" dedi. (Çocuk da): "Babacığım sana ne emrediliyorsa yap! Beni inşaallah sabredenlerden bulacaksın!" dedi. |
103 | Ne zaman ki ikisi de bu şekilde (Allah'a) teslim oldular, (İbrahim) onu tuttu şakağına yıktı (şakağı üzerine yatırdı). |
104 | Ve ona şöyle seslendik: "Ey İbrahim! |
105 | Rüyaya gerçekten sadakat gösterdin, işte Biz güzel davrananları böyle mükafatlandırırız." |
106 | "Şüphesiz ki bu apaçık ve kesin bir imtihandı." dedik. |
107 | Ve ona büyük bir kurbanlık fidye verdik. |
108 | Sonradan gelenler içinde kendisine iyi bir nam bıraktık. |
109 | Selam İbrahim'e! |
110 | İşte iyi hareket edenleri böyle mükafatlandırırız. |
111 | Çünkü o Bizim mü'min kullarımızdandı. |
112 | Bir de onu salihlerden bir peygamber olmak üzere İshak ile müjdeledik. |
113 | Hem ona hem İshak'a bereketler verdik, ikisinin neslinden de hem güzel davrananlar var, hem de açıkça kendi nefsine zulmedenler var. |
114 | Andolsun ki,Musa ile Harun'u da minnettar ettik. |
115 | Hem kendilerini ve kavimlerini o büyük sıkıntıdan kurtardık, |
116 | hem yardım ettik onlara da, galip gelenler onlar oldular. |
117 | Hem kendilerine o belli Kitab'ı (Tevrat'ı) verdik. |
118 | Kendilerini doğru yola çıkardık. |
119 | Sonrakiler içinde namlarına şunu bıraktık: |
120 | "Selam Musa ile Harun'a!" |
121 | İşte Biz güzel davrananları böyle mükafatlandırırız. |
122 | Çünkü ikisi de Bizim mü'min kullarımızdandı. |
123 | Şüphesiz İlyas da gönderilen peygamberlerdendir. |
124 | Kavmine şöyle demişti: "Siz Allah'tan korkmaz mısınız? |
125 | O en güzel yaratanı bırakıp da Ba'le mi yalvarıyorsunuz? |
126 | Rabbiniz ve önceki atalarınızın Rabbi olan Allah'ı" demişti. |
127 | O zaman onu yalanladılar. Şüphesiz ki onlar da (cehenneme atılmak üzere) hazır bulunduruldular. |
128 | Allah'ın ihlaslı kulları müstesna. |
129 | O'na da sonrakiler içinde şunu bıraktık: |
130 | "Selam İlyas 'a!" |
131 | İşte Biz güzel davrananları böyle mükafatlandırırız. |
132 | Çünkü o Bizim mü'min kutlarımızdandı. |
133 | Şüphesiz Lut da gönderilen peygamberlerdendir. |
134 | Onu ve bütün ailesini kurtardık; |
135 | geride batanlar arasında kalan bir kadın hariç. |
136 | Sonra diğerlerini yerle bir ettik. |
137 | Ve siz sabahları onlara uğrar ve üzerlerinden geçersiniz, |
138 | geceleyin de; hala akıl edip düşünmez misiniz? |
139 | Şüphesiz Yunus da gönderilen peygamberlerdendir. |
140 | Hani bir vakit dolu gemiye kaç(ıp sığın)mıştı, |
141 | kur'a çekişmişti de (gemiden) kaydırılanlardan olmuştu. |
142 | Derken (denize atıldı ve) kendisini balık yuttu. Pişmandı. |
143 | Eğer çok tesbih edenlerden olmasaydı, |
144 | muhakkak diriltilecekleri güne kadar onun karnında kalırdı. |
145 | Hemen Biz onu hasta bir halde bir alana çıkardık, |
146 | Üzerine kabak cinsinden bir ağaç bitirdik. |
147 | Ve onu (Yunus'u) yüzbin insana peygamber olarak gönderdik ve hatta artıyorlardı. |
148 | O zaman iman ettiler de onları bir zamana kadar yararlandırdık. |
149 | Şimdi sor o seninkilere: "Kızlar Rabbine, oğullar onlara öyle mi? |
150 | Yoksa Biz melekleri dişi yaratmışız da onlar şahit mi bulunuyorlarmış?" |
151 | Ha!.. Onlar şüphesiz uydurdukları iftiralardan dolayı: |
152 | "Allah doğurdu." derler. Ve bunlar gerçekten yalancıdırlar. |
153 | (Allah) kızları oğullara tercih mi etmiş? |
154 | Nah sizlere! Nasıl hükmediyorsunuz? |
155 | Hiç mi düşünmezsiniz |
156 | Yoksa sizin için açık bir ferman mı var ? |
157 | O halde getirin kitabınızı doğru söylüyorsanız? |
158 | Bir de Allah ile cinler arasında bir soy bağı uydurdular. Andolsun cinler bilirler ki onlar huzura celbedileceklerdir. |
159 | Allah onların yakıştırdıkları vasıflardan münezzeh ve yücedir. |
160 | Fakat Allah'ın ihlas ile seçilen kulları başka. |
161 | Çünkü siz ve taptıklarınız, |
162 | Allah'a karşı kimseyi baştan çıkaramazsınız, |
163 | Cehenneme saldıran kimseden başkasını. |
164 | (Melekler) : "Bizden her birimizin belli bir makamı vardır. |
165 | Elbette biziz o saf saf dizilenler, biziz ; |
166 | elbette biziz o tesbih edenler, biziz." Derler |
167 | Ve gerçek (şu ki, daha) önce şöyle diyorlardı: |
168 | "Eğer yanımızda önceki (ümmet)lerden bir kitap olsaydı, |
169 | herhalde Allah'ın ihlas ile seçilmiş kullarından olurduk." |
170 | Fakat şimdi O'nu inkar ettiler, artık ileride bilecekler. |
171 | Andolsun ki peygamberlikte gönderilen kullarımız hakkında şu sözümüz geçmiştir: |
172 | "Onlar (varya), elbette onlar muhakkak muzaffer olacaklardır. |
173 | Ve elbette Bizim askerlerimiz mutlaka onlar galip geleceklerdir. |
174 | Onun için bir süreye kadar onlardan yüz çevir. |
175 | Gör onları(n akibeti ne olacak! Onlar da) yakında göreceklerdir. |
176 | Ve şimdi onlar. Bizim azabımıza uğramakta acele mi ediyorlar? |
177 | Fakat (azap) onların sahasına indiği zaman o acı haber verilenlerin sabahı ne fenadır! |
178 | Yine sen bir süreye kadar onlardan yüz çevir; |
179 | gör (ne olacak akibetleri. Onlar da) yakında göreceklerdir. |
180 | Güç ve kuvvet sahibi Rabbin, onların isnat enikleri vasıflardan münezzehtir. |
181 | Selam tüm peygamberlere! |
182 | Ve hamd alemlerin Rabbi Allah'a! |
ReadTheQuran.org |